9 Şubat 2011 Çarşamba

3'e bölündüm: Ürrem, Canan ve Leyla

3'e bölündüm blog. Ürrem ve Şüphe dedim ama Şüphe yarın gece bizlere bye bye diyormuş, o nedenle bu gece yok. Ama Kutlu Ailesi'nin olmaması bir şeyi değiştirmiyor. Bu akşam Gamze Özçelik'in Canan'ı ve Onur Ünlü'nün yönettiği Leyla ile Mecnun var. Lafı kısa keserek hemmen detaylara geçiyorum, kısa kısa, hepsinden birazcık, özet geçiyorum pampalar.

Muhteşem Yüzyıl: "O son ayvayı yemeyecektik"

"Benim için her şeyi yapar mısın" sen söyle ben yaparım Mahidevran. Ukela hizmetçine gerenk yok, sen beni al yanına, 3 güne sarayı ele geçiririz. Lütfen düşün bunu. Ürrem, hele sen, iyi ki bir gebesin hea. "Şehzade anasıyım ben" ya kız olursa beben, he bunu düşündün mü hiç, ilk bebem ya kız olursa diye.Green box'lı animasyonlar, saldırın yeniçeriler, kan damlayan kılıçlar gözümden kaçmadı. Her şey bir yana Pargalı'ya diyeceğim yok. Miğferine kurban sana bişi olmasın! "Kafir düşman yenildi" hain düşman al sana bombe! Sülüman zaferden zafere koşsun, Ürrem atlas ipeklerden kaftanlar diktirsin, ud dersi alsın, hayat sana güzel be Ürrem. Ama bir Türkçe dersi ya, aynı Karolin, bildiğin uyuz oluyorum. Budin Sarayı'nda simultane çeviri, hayat güzel bea, valla ne desem boş yani. Türkçe konuşan Vatikan'lılar hala aklımda şimdi de bu. Ürrem'in karnının ultra hızlı büyümesi de ayrıca dikkatimi çekti blog. Ne çabuk büyüdü lan bunun karnı?  Ama en şahanesi, Sülüman'ın saraya dönüp ailesine kavuşmasıydı, aslan parçam, ciğerparem. Yalnız Mahidevran'a ayıp oluyor Sülüman, Ürrem de Ürrem. "Güçlü erkek doğurcam" haydi bakalım Ürrem, kızı olursa sen yine de erkek yaparsın onu zaten. Mahidevran ağladıkça benim içim parçalanıyor blog, ağlatmayın Mahidevranı ağlatmayın. Ama sen de az değilsin Mahidevran, yüzüğü çaldın, Ürrem'i dövdün, zehiri yemeğine koydurdun da o sarayda çeşnicibaşı var lan onu nasıl ayarlıcaksın diyecektim de yapmışsın gene yapacağını valla pess. Ayva tatlısına ohh bol bol dök oldu canım evet.  "Bak doğru dedin di mi sadece cırcır" hea ölümüne sıçalak olucak, öyle bir cırcır olucak ki ne var ne yok çıkacak. Hatice'yle Pargalı'nın buluşmaları, mektuplaşmaları çok fena be blog, ikisini de ayrı ayrı severim, yakışmışlar ama Pargalı benim olacaksın, o yanağındaki izini yirim. Mahidevran nasıl delirdi, bir sonraki bölümün adı bu olsun. "Sultanım siz iyi misiniz" iyiye benziyor mu kadın delirdi. "Oh tatlı ben çok seviyor" ye Ürrem ye hepsini ye, tek lokma kalmasın! "Ürrem noldu?" cırcır cırcır geçer. "Tatlı yiyordu birden gözleri kaydı" ayvayı yedi Sülüman Ürrem. "Leğen getirin" o zamanlar mide yıkanıyor muydu aceba blog bak merak ettim şimdi. "Yediğinden olmasın" ben de dedim o ayvayı yemeyecekti ama dinlemiyorlar beni Pargalı. Mahidevran yakalanınca kellen gider mi aceba be blog. Hasibe canım, sen de bir hemşehriye kanıyorsun be kızım, salak mısın? Bu bölümde zehirlenmeler, yastıkla boğmalar filan gözümden kaçmadı, tamam yavaş yavaş oluyor. Harem ağası Sümbül'e de kanım ısınıyor yavaştan blog. "Ben Haseki sultanım bunu kafandan çıkarma" ya cicim noldu, onun adı Mahidevran koskoca Haseki şehzade anası, bakalım ne cevap vereceksin? Pargalı kızmak sana yakışıyor be, kükre aslanım! Sıçtı Gülşah bez getir, dead man walking, arkadan gelen davullar da ayrı hava katmış hea! Yalnız Halit Ergenç heceleme artık ya, "s-e-n  sak-la-san- da ben bi-li-yo-rum" yapma bunu artık nolur yae! Ürrem'in 9 canı var bunu da gördük blog. "Ben seni ballara kaymaklara katar yerim Ürrem" oh be aşka gel, birbirimizi yemeyelim, bal kaymak yiyelim o da olmadı pide yiyelim. "O kadından kurtulmamız lazım, yoksa o bizden kurtulacak" hea ne sandın, onun adı Ürrem, topunuzu kesicek, buna sen de dahilsin Pargalı, senin var kelle gidecek, bak başladı Ürrem "Nerdeydi o senin hayatını neden korumadı" diye fitneye fücüre. "Bıktım Gaye biliyor musun, eski saraydaki huzuru arıyorum" ya Firdevs Sultan, ne güzeldi di mi yalı! Saray entrikaları fazla ben diyorum da inandıramıyorum. Ben de özlüyorum çok, duştan yeni çıkmış Behlül'ü, tron tron öksüren Beşir'i, Bihter'i ve maşasını, Niyal'i ve ağlamalarını, Ednan ve bıyıklarını ben de özlüyorum çok. Neyse ki Fatmagül var, vicdan yapmış ağlayan Vural var, yoksa hiç çekilmez be Firdevs Sultan.


Canan: Peyami Safa'nın ölümsüz eseri diyoola ama bence The Bride


Peyami Safa'nın romanıymış Canan. Ben şahsen bilmiyordum. Bir Matmazel Noraliya değil, neyse. Canan köyde yaşayan küçcük bir kızın anasının bağrından koparılıp zengin evine verilmesiyle başlıyor. Canan'ın yapım şirketi Koliba Film ki kendisi aynı zamanda Türkan'ın da yapım şirketi. Neyse pampalar fazla detaya girmeden özet geçeceğim. Canancık anasının bağrından koparılıp zengin bir aileye veriliyor, İstanbul'a gidiyor. Zengin kürklü teyze "bundan sonra senin annen benim" fazla klişe ama olsun daha ilk bölüm. Bol flashbackle Canan'ın çocukluğunu, İstanbul'daki ailenin nasıl olduğunu ona nasıl davrandıklarını filan görüyoruz. Renknaz Anne beni benden aldı bunu da es geçemeyeceğim. Renknaz adı bile bir değişik lan, böyle bir afilli. Bunlar da çok zengin he, soyadları ile anıyorlar kendilerini. Ziyagil, Yöreoğlu gibi. Velhasıl Canancığımız, 18'lik çıtırkene tecavüze uğrar, Renknaz annesi evden atar, Canan da yıllar sonra İstanbul'a döner, intikammmm için. Özel uçağı ile gelir bu arada he. Öyle THY filan saçmalamayın cicişler, banal olmayın lütfen, adını da değiştirdiğini söyledim değil mi? Madame Bernar. Neyse efenim, Canan Canan karakterinin intikammmm intikammm diyerek İstanbul'a gelmesini, yıllar önce ona kötü davranan Karahan ailesinden intikamını almasını izleyeceğiz. Gene bir zenginlik, gene bir ihtişam bakalım nolcak blog! Güney Afrika'dan özel getirilen taşlar, samur kürkler, özel uçaklar, yatlar, katlar filan var yine. Köpüklü banyolarda şampanyalar, ultimate davetler de cabası. Basın bülteninde bu dizi tiryakilik yaratacak demiş, her halde her hafta Canann Canann diye inleyeceğiz. Uzun lafı kısası, The Bride Death list 5 çıkarmış, üzerinde samur kürkü, kırmızı ruju ve siyah saçlarıyla geri dönmüş, the bitch is back. Bana bu diziden iş çıkar, her hafta ara ara bakar yazarım artık.


Ah Muhsin'den Leyla ile Mecnun



Kızın adı Leyla, oğlanın adı Mecnun. Basın bülteninde yazanlar satırı satırına şu: "Aynı gün, aynı hastanede dünyaya gelen iki bebek, hastanedeki yatak sayısının azlığından dolayı yan yana yatırılırlar. Ailelerinin “doğar doğmaz birbirlerini buldular” demesiyle, beşik kertmesi yapılan çift, isimlerini efsane âşıklar “Leyla ve Mecnun” dan alırlar…" Olay 25 yıl sonra beşik kertmelerinin görücüleri ile başlıyor. Leyla istemiyor Mecnun aşka düşüyor. Arabesk sahneler, enteresan kamera açıları, şahane müzikler var dizide. Hele Mecnun'un çöle düştüğü bir sahne var ki, tam Leyla'sına kavuşacakken kutup ayısına dönüşmesi filan evet canım diyorum. Asuman Dabak var dizi de bir de. Bilemiyorum değişik ama iş çıkar mı zaman belli edecek gibi gözüküyor be blog ama yine de Onur Ünlü'yü seviyorum.

6 yorum:

  1. Gamze Özçelik o kadar olmamış ki, yuh diyorum, kadın oyanayamıyor, üstelik öyle güzel de değil ne uğraşıyorsunuz hala bunla diyorum, başka bişi demiyorum. Leyla ile Mecnun'a hiç karar veremedim, ama olmadı mı Ah Muhsin sanki?

    YanıtlaSil
  2. ha bi de bu canan'ın fotosunda bi hürremlik gördüm sanki, başka konsept yok anasını satıyım, ayna önünde çek hep

    YanıtlaSil
  3. o kadar kötü ki, kelimeler kıfayetsiz kalıyor zaten.

    YanıtlaSil